Ferdiyet ve Millet
İnsan mevcudiyetini etraflıca tedkik edersek, insan, dosdoğru millet, vatan ve bir devletin apaçık malı değildir. Mukaddes gördüğü vatan ve millet siyasetiyle unuttuğu ferdiyetini imha eden insan nihayetinde kendisini yok edecektir. Toplumu oluşturduğu gibi ferdiyet, milletin de esasıdır. İleri seviye millet, elinde sadece milleti kalmış zavallı millet ferdini istemez. Milletin esası dediğimiz ‘fert’ dedikodu siyaseti yerine, başarı, ilerleme ve insanlığa bir şeyler katma felsefesi yaparsa, işte o halde ‘millet’ kötü münakaşalara maruz kalmaz. Milletin büyük çoğunluğu arasında kaybolmak üzere olan fert, millet davası yolundaki mesleğini derhal bırakmalıdır. Yoksa işte bu noktada artık ferdiyetin uğrayacağı maddi, manevi zararlar büyük olacaktır. Şayet ‘millet’ büyük çoğunluk ile doğrudan millete uzatılmış zehri şuurunu elde edemeyip yok etmiyor ise, yalnız kalmış yegâne ferdiyetler artık zararlı millet davası uğruna o zehri cebren içeceklerdir. Buna millet edebiyatında fedakârlık deniliyor. Biz ise ‘aptallık’ diyeceğiz. Mazideki büyük başarı adamları, başarıları kadar insanlığa çoğu hadise ve hatıralarında ibretler de arz etmektedir. Siyasi bir meseleye kendimizi vakfetmek mevzusuna geçelim. Devlet tarihindeki bazı abidevi insanlar, hayatlarında olduğu kadar, ölümlerinden hemen sonra küfür ve aşağılama ile anıldılar. Hâlbuki bu insanlar, çok mühim tarihi veya siyasi davalar işliyorlardı. Onlara büyük dava adamları dendi. Fakat ne yazık ki irade ettiklerine bakılırsa, kattıkları şey ‘hiç’ kadar… Çünkü şuur kazanamamış ‘millet’in çoğunluğu içinde yalnız ve yegâne kaldılar. Demek istiyorum ki, millet külli ve tam bir millet şuuruna sahip olmaz ise, ferdi kıymetlerimizi anında bu zararlı ‘millet’e teslim etmemizin hiçbir manası yoktur. Ferdiyet kavramının önemini belirtmek, ferdin bütün ferdi menfaatını var etmek demek değildir. Sağlıklı bir fert, toplumu, toplumlar milleti, sağlıklı millet ise sağlam devlet siyasetini oluşturur. Fert, ferdiyeti itibariyle sağlıklı değil ise, millet, sağlıklı devlet siyasetini kuramaz ve yaşatamaz. Sadece milletiyle övünen fert, aslında ne olup bittiği anlamayacak ve kahvehanedeki dedikodu siyasetinden ileri gidemeyecektir.
Üretemeyen fert, üreten ferdin esiridir. Başaramayan millet, başaran milletin maddi ve akli kontrolündedir. Geçmişin geleceği kurtaracağını zannetmek, ilerlemeyi durduran ilk engel noktasıdır. Uyutulan fert, uyumayan ferdin sözlerine hiçbir anlam vermek istemeyeceği gibi, zararlı millet, kendi yolunda olmadığı sürece sağlıklı ferdi hep ezmek isteyecektir. Fert olarak bizler, en önce değerli ferdi hayatımızı talep ve irade etmeliyiz. Bu sağlıklı ferdi irade, sağlığı kaybolup büsbütün zararlı hale gelmiş millet tarafından bir anda yok edilebilir. Bu sebeplerden dolayı fert, büyük çoğunluğu zararlı olan ‘millet’ maruzuna kalmamış ise ancak, devlet ve millet siyaseti ‘dava’sı istemelidir.
Sağlıklı fert, şüphesiz zarar teşkil eden millet mesailerine bulaşmaz ise ferdi sağlığını müdafaa eder. Zira akılsız, akıllıya akılsız diyecektir. Akıllı olan güya akılsız içinse akıl hastaneleri çoktur.
Millet, şuur cevherini bütünüyle kaybetmişse, artık tek çare imhasıdır. Zira sağlıklı fertler, sağlıksız millet ile artık hiçbir zaman mücadele edemezler. Mücadele ettiğinde fertler, düşman diye hayali düşmanla ve kendi kendisiyle mücadele edeceklerini akıllarına getiremez olacaklar. Zararlı ve akli sağlığını kaybetmiş millet, yine, düşman diye aslında hayali düşmanla ve kendi kendisiyle savaşacaktır.
KURT