Öncelikle kişisel fikrime dayanarak gelecek temelde olmayan ve direkt olarak insanların meydana getirdiği bir şeydir demek istiyorum. Böyle olduğundan ötürü de o, şimdi dahilinde olan insan için düşünülemez. Her insan geleceğini kendi beden aksiyonlarıyla belirliyor. Bundan anlaşıldığı kadarıyla da geleceğimizi bizler aksiyon yaptıkça kuruyor, oluşturuyor ve her geçen saniye ardından bir sonraki dakikaya ulaşmak için çabalıyoruz. Geçmişimiz, geleceğimize bütünüyle etki ediyor. Bu bakımdan geçmişte yaptığımız eylem, yaşadıklarımız bizleri gelecekteki duruma ve yine bir sonraki duruma ulaştırıyor. Masamız üzerinde duran bir bardağı kaldırıp başka bir yere götürmek gibi olan geçmişin gelecekteki olan tesiri, geçmiş ve gelecek bütünüdür. Zamanı oluşturan en kuvvetli unsur ya da başlı başına şey aksiyondur. Dünya üzerindeki aksiyon tamamen durduğunda zaman yok olacak ve artık sonlanacaktır. Bununla ilintili olarak aksiyon ve zaman kuşkusuz aynıdır, birbirlerine aynılık sunarlar. Aksiyonsuz insan için zaman, onun aleyhine işler. Çünkü hareket etmeyen kişi aksine dışarıdaki herkes aksiyon halindedir. Zamanın önemine tümüyle itaat etmek, onu iyi kullanmanın sırlarını bizlere açar.
Her anı sürekli olarak geçmişte kalır ve birkaç saat geleceğe uzanıp tekraren geçmişe gider. Geleceğin geçmişe, geçmişinse geleceği olan evrimi ilginçtir. Ancak gelecek, geçmişin esiri değildir. Çünkü gelecek, ancak bizleri bekleyecek ve kucaklayacak olan zaman türüdür. İnsanın zamanla olan mücadesi, değişmeyen tek gerçektir. Anılar zamana mağlup olduklarında kötü olur ve hafızalarda yalnız kalırlar. Söz etmek isteğim, gelecek de bir çeşit geçmiş yapraklar gibidir. İki zaman kavramının da aslında aynı olmasıdır. İlginçtir ki insan hiçbir zaman bu iki kavramı yaşamıyor. Bu anlamda farklı olarak mutlak bir biçimde “şimdi” kavramına tabiyiz. İnsanlar yalnız “şimdi” olan zamanı yaşıyor.
Geleceğini düşünen insan, onu “şimdi”de olduğu zaman boyunca uygulamalıdır. Yoksa yalnız düşler ya da umutlarda kalan gelecek hiçbir şekilde gerçek olamaz. Geleceğimizden değil de, “şimdi” yaptıklarımızdan ürkmeli, korkmalıyız. Çünkü yalnızca “şimdi” bizlerin geleceğini tayin eden yaşamsal bir hakikattir.
Yaşamımıza anlam katmak adına zamanla birlikte uyum göstermeliyiz. Bedenimiz her saniye işleyerek bizleri zaman ve yaşamda tutuyor. Yaşam gibi zamanı da reddedemiyoruz. Kısaca zaman, insanı eyleme sürükleyen şeydir.
Yalnız bir ya da birkaç zamanımızı dolu geçirmek, bir sonrakini ister istemez boş bırakmak ve yaşamaktır. Zaman uyumu, zamanın normal seyrinin izlenilmesiyle beraber geleceğimizi işte gerçekten oluşturmaktır. Zamanın insana anlatmak isteği müzik, yaşamak ve bu bağlamda yapmaktır.
Zaman ve zaman kavramını kısaca farklı şekilde tanımlayalım. Ne gelecek ne de geçmiş vardır. Oysa yalnız yaşam sürdüğümüz an olan “şimdi” vardır. İnsan aksiyon yaptıkça zamanı oluşturur. Zaman, aksiyonun bir bütünüdür. Dünya da aksiyon yaparak zamanı oluşturuyor.
İnsan aksiyondan kaçamadığı gibi zamanı da ortadan kaldıramaz. Zaman, insan için kah lehinde kah da aleyhindedir. Böyle olduğu için zamanı tanımak onu yalnız bilmektir. Zaman, yaşam sunar. Yaşam, zaman içinde yürür. Hatıralar geçmişte kalarak insan için artık kötüdür. Hatıralar, yeni hatıralar hep sürekli olur. Böylelikle geleceğin geçmişe evirimi ortaya çıkar. Zaman, şimdidir.
KURT