DR. MASAKI KAKU

Yaşama Gayesi

Mar
01

İnsanda yaşama, yaşatma ve üreme esasları, en hayatî gayedir. Hayattan kopmanın güç olduğu yaşama sahasında, yaşatmak ise hakîkaten kolaydır. Üreme tam manasıyla yaşama maksadıdır ki, cinsi arzu en olağanüstü hayat gerçeğidir. İnsanlar niçin yaşarlar veya mecburdurlar? Yaşamak için uğraşmakta olan insan bedeni, gelişmeye zorunlu basireti, idrake lazımgelen izanı ve anlamak için ferasetini ile de bütün ruhu ortaya koymaktadır. İnsan neye direkt sahip olursa olsun, tatminsizdir. Her yerde saadeti dilediği halde, teessür yaşar ve kifayet etmez. Bu itibarla insan mümkün zamanına kadar yaşamalı, ya sıradan ya da farklı suret ile hayatını mevzubahs mutlak şekilde sürdürmelidir. Tao böyle der… İnsan, ya ızdırap çekiyor, ya saadet buluyor ise, bu, hayati kanundur ve önü kesilemez. Hayatın gayesi terakkidir… Yani gelişmek ve üremek suretiyle, aynen üretmektir. Toplum ve ulusa yepyeni zekâlar ve büyük karakterler teslim etmek, gayedir. Bu manada insan toplum ve devlet için yaşıyor ise, bunun farkına varmaksızın kendi hayatını sürdürmektedir. Fakat devletin mevcut toplumu için ihtiva eden kişi, hayatını söz konusu millet fertleri kadar yaşayabilmektedir. Yaşatma arzusu, daha çok aile hususunda cereyan ediyor. Daha sonra kişinin sevgisini kazanmış bir kimse bu arzuya teslim oluyor. Yine, insanlar niçin yaşarlar? İnsanların öncelikle karakter mevcudiyetinin gelişmesi, şuurunun yükselmesi ve nihayet büyük bir kimse olarak addedilmesi, işte, en yaşamsal ifadedir. İnsan geliştiği ve tekamül ettiği müddetçe gayret ve uğraş arz eder, nihai nokta ölümle neticelenir. Bu itibarla denilebilir ki, insan, göründüğü ve her kimsenin hayatının sonuna kadar yapıp, uyguladığı tecrübeyle sabit ameller ile hayatta kalıyor. İnsan hayatı, diğer insanlar ile beraber yalnız tekerrür olmasa bile, tekerrürdür, fakat daima çeşitli ve nevidir. İnsan, yaşamak için teneffüs ederken, yaşamama talebini meydana getiremeyecektir.

KURT

Hayati Esaslar

Nis
27

Mevcudiyet, insanın hayat alanında var olma kaideleri ve en yüksek yaradılış esaslarına malik olmak zarureti ile yaşamasıdır. Hayatta oldukça ilerlemesi söz konusu olmayan insanlar, hayvanî şartlarla yaşar, ölürler. Yaşamak, mevzubahs ne olursa olsun ilerlemek, bütün müşkülatlara rağmen devam etme ve gelişmektir. Söz konusu falan için yaşarız, fakat hakîkatte bütün safhaları geride bırakmak için devam ederiz. İnsan niçin hayattadır? Onu hayata iltihak eden mecburiyet, yücelmek ve bütün ile mizaç, ruh olarak kutsal evreye itibar etmesidir. Daha sonra, hayatın her çeşit ciddiyetini yaşatma mecburiyetinde olan insan, diğer hayatı yaşayanlara ve dünya âlemine kattıkları ile iftihar edilecektir.

Öğrenim, şayet kişide maneviyata istinat eden bir cereyan olursa, başarı ile tamamlanabilir. Bir şeyde moral sağlayıcı esaslar var oldukça, öğrenim de bu mertebede muvaffak noktalar arz etmektedir. Şahıs, şayet ilgi, alaka ve itibarı olmayan bir malumat çöplüğüne düşer ise, öğrenimi bu merhalede anlayacak ve daha sonra bu mesleği yanılgı ile derhal bırakacaktır.

Yaşama arzusu, en iptidai varlıklarda dahi görülmektedir. İnsan, zaman zaman hayatın reddine de karar kılsa, daha sonra yaşama isteğine tabi olacak ve işin aslı ki yaşamaktan kopamayacaktır. Zaruret olan hayat sahası, iradenin reddi ile mahvolsa da, aslında tekrar iradenin kabulü ile neticelendirilecektir.

İnsanın bütünlüğü, söz konusu mevcudiyet, öğrenim, yaşama arzusu, irade, karakter, tabiat gibi türlü hakîkatler ile denilebilir ki durmak her an ölmek, ilerlemek kural ve şartı daima saadete bağlayıcıdır.

KURT
27.04.2019

Hayatın Değeri

Şub
25

İnsan hayatına yön veren cevher psikolojidir. Ruh halleri, moral ve maneviyat itibarı ile insanı hayatî hareket, bir konuya sevk eden mühim esaslardandır. İnsan aslen mecbur ve zaruretten yaşıyor gibi görünse de, hayatın en ufak kaybında onu tutmak için sarf edeceği çaba ve gayret olağanüstü olacaktır. İnsan moralini daima aynı seviyede tutmak mümkün olmasa da, hayat şevk ve isteğini yitirmeyen kişi, iradi olarak sarsılmayacaktır. İrade demek olan hayat, insanı hareket etmeye zorluyor. Hareket etmek için bulunan tanrısal durum, insandan hiçbir şart ve şeraitte kopmayacak kadar şiddetlidir. Bir şey yapmak ve bu bağlamda müspet netice almak insandaki moral kaynağıdır. Şayet hiçbir şey ve hiçbir şekilde harekette bulunmamaya adanmış insan ise, maneviyat ve isteksiz kalarak intiharı dileyecek kadar acizdir. Hayatın kıymeti, başarı ve mühim karakter esasları gibi, dünya ve bütün cemiyetlerine bir şeyler katmak, önemli yerlerde imza bulundurmak, bu yol, suret ile dünyayı kucaklamaktır. İnsanı hayattan alıkoyan kötülükler, büyük irade vasıtasıyla aşılabileceği gibi, yalnızca ondaki seçenek, tercih hareketi “ben buradayım” edası ile haykırmalıdır.

KURT